11 Nisan 2013 Perşembe

Dubai Elektronik alışverişi


Dubai'den telefon alacaklar için kendi tecrübelerimi (Iphone 5 almıştık)  aktarmak isterim;

Bizim cep telefonu satın aldığımız yer  için "baniyas square" metro stationda iniyorsunuz ve metro istasyonundan çıkıp düz yürüdüğünüzde elektronik satan mağazalar başlıyor. Burası biraz doğubank tarzı olduğu için pazarlık mümkün, dirhem üzerinden pazarlık edebilirsiniz bir kısmında kredi kartı da geçiyor fakat nakitte daha ucuza almanız mümkün. Biz Iphone 5 satın aldık, pazarlık ile 2800 dirhem'e geldi. Kur olarak, 2 dirhem yaklaşık 1 TL. Biz kredi kartı ile ödeme yaptık, kart yurt dışındaki alışverişlere taksit imkanı sağlıyordu böylece Türkiye'ye kıyasla baya uyguna geldi. Yalnız, burada dolandırıcılık işleri de olabilir. O nedenle, burada dikkatli olmanızı tavsiye ederim. Bizimle sempozyuma gelen bir çok kişi daha güvenli olduğunu düşündükleri için telefonlarını Dubai Mall ya da Emirates Mall'dan aldılar. Türkiye'den farklı olarak orada alışveriş merkezlerinin mağazalar dışındaki boş alanlarda küçük büfe tarzı elektronik ürün satan dükkanlar var buralardan da uygun fiyatta telefon bulmak mümkün oluyor. Örneğin, biz sorduğumuzda Iphone 5 için bu büfe tarzı mağazalar 3000 dirhem demişlerdi. Bir de oranın iki adet GSM operatörü var, etisalad ve du, bunlar da uygun fiyata satıyorlar yalnız zorunlu olarak telefonun yanında simcard almanız gerekiyor, bir de telefon da belirttiğim gibi bu operatörler telefonları kontratlı olarak satıyorlar. Bunun dışında alışveriş merkezinde bir çok elektronik mağaza var ve bu mağazalarda da son derece uygun fiyatta elektronik cihaz bulmak mümkün oluyor. Örneğin, bizim arkadaşlarımızdan biri Ipad Mini'yi 1200 dirheme almıştı. Avm dışında en uyguna telefon alabileceğiniz yer ise "deira bölgesi" baniyas istasyonun yakınları,yukarıda belirttiğim gibi.. 

Orlando, Florida

Orlando

Florida eyaletinin ortasında yer alan tema (theme) parklarıyla ünlü bir şehir.Genellikle zengin kesimin yaşadığı bu şehirde, özellikle tatil dönemlerinde Amerika halkı buraya eğlenmeye geliyor. Gençliğimizde meşhur olan The O.C. (Orange County) şeklinde adı geçen dizinin bahsettiği bölge de burası. Orlando yüzlerce küçük gölün olduğu yeşil, cennet gibi bir yer, göl kenarında bahçeli evler olan, bir çok insanının yaşamayı hayalini kurduğu bir şehir.Buraya gittiğinizde mutlaka araba kiralamalısınız, toplu taşıma gibi bir şey gördüğüm kadarı ile yok, şehir dağının bir düzende o yüzden bir yerden bir yere gitmekte araba şart gibi gözüküyor. Araba kiralamayı biz önceden ayarlamıştık, böylece günlüğü 40-50 dolara orta sınıf bir araba kiralayabilirsiniz. Orlando'ya gittiğinizde size en az 10 gün kalmanızı öneririm çünkü şehirdeki en önemli aktivite bu parklar ve bu parklara gitmek Türkiye'deki gibi ucuz değil hatta bir çok kişinin bütçesine göre son derece pahalı.Ancak parklara 1-2 günlük giriş parası ile 14 günlük giriş parası neredeyse aynı o nedenle daha çok kalıp en azından verdiğiniz parayı çıkarmak en akıllacası. Ayrıca aşağıda saydığım parklara gittikten sonra anladım ki bu parklar verdiğiniz paraları hak ediyor. Bu parkları Türkiye'de benzetebileceğim pek bir yer yok, belki Tatilya ama orası bu parkların yanın son derece küçük ve demode kalır. O yüzden bu parkların aşağıda verdiğim sitelere girerek ve koyuduğum resimlere bakarak hayal etmenizi tavsiye ediyorum.

Kalacak yer:

Orlando Amerikada otel sayısı bakımından ikinci sırada yer alan bir şehir. Otelin bu kadar çok olduğu yerde de konaklama ücretleri son derece uygun oluyor. Biz günlük iki kişi 30-40 dolara kahvaltı dahil kalıyorduk, Türkiye'de 3 yıldız hatta yerine göre 4 yıldızlı otel kalitesindeki otellerde aşağıda kaldığımız otellerle ilgili bir kaç fotoğraf ekliyorum. Türkiye'de kalamayacağınız fiyatlara buralarda kalamnız mümkün oluyor. Otelleri her zaman yaptığım gibi www.booking.com 'dan bakarak ayarlıyordum. Uzun süre ve 4 kişi kalacaklar için tavsiyem bir daire kiralamaları olur.Haftalık 150 dolara güzel daireler kiralanabiliyordu. Özellikle Kissimmee veya havalanı tarafında uygun yerler bulmak çok daha kolay oluyor ve bu kesim araba ile merkeze 15 dk. Sonuç olarak Orlandodaki en uygun fiyatlı şeyin, kalacak yer olduğunu rahatlıkla söyleyebilirim.

Econo lodge Kissimmee

Quality Inn airport

Ulaşım:

Daha önce de bahsettiğim gibi Orlandoda arabasız şekilde seyahat etmek son derece problem özellikle parklara giderken gelirken araba neredeyse mutlaka gerekiyor. Aslında otellerin parklara servisleri oluyor ancak bu servisler sabah 10'da gidip akşam 7'de dönüyor halbuki siz çoğunlukla parklarda park kapanana kadar kalmak istiyorsunuz. Araba kiralama Orlandoda çok pahalı değil ancak oraya gitmeden bir şirketten ayarlamanızda fayda var. Çünkü önceden rezervasyon yaptırmadan direk kiralamada daha yüksek fiyatlar istiyorlar. Tatil planınız kesinleştikten, vizenizi aldıktan ve uçak biletlerinizi aldıktan sonra arabanızı kiralayabilirsiniz. Burada sadece şu şekilde bir uyarım olabilir, biz fiyatları en uygun olan firmadan 2012 model iki kapılı "Dodge Charger" kiraladık ancak oraya gittiğimizde gördük ki adamların orta klasmanda başka arabaları var her ne kadar mücadele etsek de başka bir arabayı "Nissan Altima" yı istediğimiz araba yerine alıp gitmek zorunda kaldık. Yani bazen siteden sizin rezerve ettiğiniz araba ile aynı araba ile olmayabiliyor sonradan hayal kırıklığına uğramayın. Amerika'da benzin fiyatları son derece uygun olduğu için Türkiye'de hayatta binemeyeceğiniz arabalara orada binmeniz mümkün oluyor eğer biraz parayı gözden çıkarıp "Hertz" gibi duyulmuş bir firmadan güzel spor veya lüks arabalar kiralayabilirsiniz, bu firmalar muhtemelen sizin rezerve modeldeki ettirdiğiniz arabayı size vereceklerdir.

Bir de araba kiralaması ile ilgili olan başka bir entrasan iki tane olay var birincisi benzini full veriyorlar bunun için sizden bir depo benzin ücreti alıyorlar, sonunda da arabanın deposunu boş istiyorlar, yani siz ben depoyu boş istiyorum ilk benzini kendim alacağım diyemiyorsunuz. Diğer olay ise oraya gidip evrak işlerinizi tamamladıktan sonra size bagajı açık olan herhangi bir arabayı alıp gitmenizi söylüyorlar. Normalde biz diğer ülkelerde araba kiralarken önce arabayı bize gösterir yanındaki çizik veya herhangi hasarlı bir yeri varsa önce not ederlerdi, biz getirdiğimizde araba tekrar bu notlara göre kontrol edilirdi. Burada arabaya ne yaptığının pek bir önemi olmuyor. Araba kaskolu vursan da önemli değil diyorlar. Zaten Orlando'da ilk dikkatimi çeken nokta bütün arabaların hep son model olmasıydı, yollarda neredeyse hiç eski araba yoktu. Bunun nedeni ise bütün arabaların leasing ile alınması, aylık belli bir miktar ücret ödeyerek


Dubai gezilecek yerler



Gezilecek yerler,

Jumeria Beach Park -> güzel bir sahil, burada denize girdik. Ayrıca gün batımı gerçekten güzel. Buraya metro ile gidilmiyor, otobüs vaya taksi ile gidebilirsiniz. Giriş kişi başı 5 dirhem. Buraya giderseniz, sahile çok yakın Jumeriah Mosque da ziyaret edebilirsiniz.

Burj Halifa-> Dünyanın en yüksek binası. Burada 124. kata çıkıyorsunuz, biletleri http://www.burjkhalifa.ae/en/ObservationDesk/TicketInformation.aspx adresinden alabilirsiniz. Bilet kişi başı 125 dirhem, gün ve saat  seçmeniz gerekiyor. Eğer gün batımında gitmek isterseniz, biletler önceden tükendiği için erken almanızda fayda var. Yukarıda istediğiniz kadar durabiliyorsunuz. Biz 4 gibi çıkmış ve saat 6 gibi inmiştik. Hem gündüz hem gece halini görebildik böylece.

Dubai Fountains-> her saat başı Mall of emirates'in dışında gösteri yapılıyor. Dünyanın en büyük su fıskiyesi.

Burj El arab-> Dünyanın ilk 7 yıldızlı oteli. Burayı direk girip gezemiyorsunuz, ya yemek yemeniz gerekli ya da kafeteryasında oturup bir şeyler içmeniz gerekli. Fiyatları ise son derece pahalı idi, yanılmıyorsam en tepede bir bardak çay 250 dirhem demişlerdi.

Global Village-> Burası Dubai halkını görebileceğiniz bir yer, Dubai'deki herkes buraya bayılıyor bana göre pek bir özelliği yok. Devasa bir fuar alanı, içerisinde bütün ülkelerin çadır tarzı yerleri kurulmuş, yöresel tatları burada bulmak mümkün. Bizi Dubai'li bir arkadaşımız aracı ile götürmüştü, şehrin dışında kaldığı için buraya ancak taksi ile gidilebilir. biz hurmaları buradan almıştık.

Desert Safari-> Biz Sarjah'taki bir turizm acentasından satın aldık kişi başı 60 dirhem'di. Sizi saat 4- gibi alıyorlar 4x4 araçlar ile önce çölde dune bashing dedikleri bir şey yapıyorlar. Yani Çöldeki küçük tepeciklere jipler ile hızlıca giriyorlar. Biraz heyecanlı değişik bir deneyim. Sonrasında gün batımını izliyorsunuz ve çay ve nargile ikram ediyorlar. Akşam yemeğinden sonra da dans gösterileri oluyor. Ve saat 9 gibi dönüyorsunuz.


Abu Dhabi-> araç ile yaklaşık 3 saat uzaklıkta, biz oraya gitmedik, ancak aynı tur şirketleri buraya da günü birlik turlar düzenliyorlar sanırım kişi başı 200-300 dirhem arasında. Oraya gidenler güzel bir şehir olduğunu ancak gezilecek çok fazla yer olmadığını söylemişlerdi. Görülmeye değer, Büyük bir camii ve saray varmış.


Son olarak da Dubai son derece güvenilir bir şehir, hırsızlık olayları falan kesinlikle yaşanmıyor. Rahat bir şekilde gezebilirsiniz.

27 Haziran 2012 Çarşamba

London eye


London eye: 

Köprünün sol tarafında tüm görkemiyle London Eye sizi bekliyor olacak.. Bu avrupanın en büyük dönme dolabı, İngilizler gerçekten ilginç insanlar, sırf tuirstik amaçlı şehri yukarıdan gören kocaman bir dönme dolap yapmışlar bence şehrin tarihi yapısına son derece aykırı ama London eye Londra'nın en önemli sembollerinden, geceleri Thames nehrine yansıyan ışıkları da son derece etkileyici... London eye'de Londrada pahalı turistik eğlencelerinden ama ben gittiğim şehri şöyle bir de yukarıdan görmeliyim diyorsanız. Londrada çıkabileceğiniz en ideal noktada bulunuyor, fiyatı kişi başı £25-30 civarında ama bazı indirimli bilet satan sitelerde daha uyguna bulmanız mümkün. tur yaklaşık 45dk sürüyor ve önünde sürekli bir kuyruk oluyor eğer kısa süre beklemek istiyorsanız hafta içi gitmenizi öneririm.


London Eye 
Merlin Entertainments London Eye (bilinen kısaltması ile London Eye ya da Millenium Jant olarak da bilinir), 135 metre yükseklikte, Avrupa'da bilinen en yüksek dönme dolaptır. Birleşik Krallık'ın en popüler turistik mekanı olmak üzere yılda üç milyona yakın turist ziyaret eder.Tasarımını mimarlar, David Marks, Julia Barfield, Malcolm Cook, Mark Sparrowhawk, Steven Chiltonve Nic Bailey tarafından yapılmıştır.(Vikipedia'dan alıntıdır..)



Westminister Sarayı



Westminister Sarayı:

Westminster Sarayı (photograph By Bilgehan Erdem)



Westminster Sarayı ve Ben :) (photograph By Bilgehan Erdem)

Big Ben, gördükten sonra köprüden karşıya geçin ve sola doğru yürümeye başlayın... Sağ tarafınızda Westminster sarayını göreceksiniz buranın gece ve gündüz çok güzel bir görüntüsü var... Fotoğraf çekmek için en ideal yer köprünün tam ortası diyebilirim...


Westminster Sarayı ya da Parlamento Binası (İngilizce: Palace of Westminster, Houses of Parliament) (Vestminster okunur) Birleşik Krallık'ta, Avam Kamarası ve Lordlar Kamarası'ndan oluşan İngiliz Parlamentosu'na ev sahipliği yapan yapıdır. Saray, Westminster semtinde Thames Nehri'nin kuzey yakasında, Whitehall'da bulunan diğer kamu binalarının yakınında yer alır.
Sarayın mimarî yapısı ve düzenlemesi oldukça karmaşıktır. Yaklaşık 1.100 odası, 100 merdiven çıkışı ve toplamda 4.8 kilometreyi bulan uzun koridorları vardır. Yapının büyük bölümüm 19. yüzyılda yapılmış olmasına karşın, bugün katafalk törenleri gibi bazı etkinliklerin düzenlendiği Westminster Hall ve Jewel Kulesi'si gibi tarihî bölümlerde hâlâ ayaktadır.
1834 yılında yaşanan bir yangından sonra, parlamento binası 30 yıllık bir süreçte yeniden onarım görmüş ve eski hâlini almıştır. Bu onarım büyük ölçüde mimar Charles Barry (17951860) ve yardımcısı Augustus Welby Pugin (181252) tarafından gerçekleştirilmiştir. (Vikipedia'dan alıntıdır..)

Parlamento binasının içerisini gezmedik çünkü bizim gibi öğrencilere biraz pahalı geldi :), sanırım şu anda giriş ücreti 16£ civarında.. 

Londra Ulaşım

Ulaşım

Londra ulaşım bakımından gördüğüm en rahat şehirlerden, her yer metro ağıyla çevrilmiş, otobüs duraklarında otobüslerin nerelere gittiğini anlatan ayrıntılı haritalar var. Her merkezdeki bir çok durakta otobüsün kaç dk sonra geldiğini gösteren tabelalar asılı üstelik otobüsler Türkiyedeki gibi Levent, Zeytinburnu şeklinde turistlerin anlayamayacağı yazılar mevcut değil bütün otobüsler bir harf ve numaradan oluşuyor, (C10 gibi) yani anlayacağınız Londra turistler için dizayn edilmiş bir şehir. Underground yani metro haritaları önce size karmaşık gelebilir ama haritayı okumayı çözdüğünüz zaman adamların ne kadar süper bir sistem yaptıklarını göreceksiniz.  Oraya gitmeden http://www.tfl.gov.uk/ adresine girip metro haritalarına bir göz atmanızı tavsiye ederim. Mesela size örnek olarak haritanın nasıl okunduğunu göstereceğim. burada aşağıdaki dil seçeneklerinde türkçe dil seçeneği dahi var! burada türkçe dil seçeneğine tıkladığınızda size metro haritası şeklinde bir pdf çıkıyor. Bu linktan metro haritasını indirebilirsiniz (http://www.tfl.gov.uk/tfl/languages/turkce/)  Bu pdften bir ksımını kesinti olarak size nasıl okunduğunu anlatmak için alıyorum;


Burası londranın merkezinde en çok kullanacağınız metro bölgesi. Her değişik renkteki çizgi bir metro hattını simgeliyor. Her yuvarlakta bu hatların kesişim noktalarını. Yani siz bir hattan başka bir hatta geçmek istiyorsanız bu noktalarını kullanmanız gerek. Şimdi örneğin diyelimki sol üst kısımda yer alan peddington'tasınız ve haritanın ortasında yer alan picadilly circus'a gitmek istiyorsunuz. Peddington 3 adet bağlantı noktası barındıran geniş bir durak bu durağı kullanarak 5 farklı hat değiştirmeniz mümkün. Herbir renkli çizgi bir hattı temsil ediyor. Picadilly'ye ulaşmak izleyebileceğiniz yollardan biri doğuya doğru giden pembe veya sarı hatta binip King's Cross St. Pancras durağında lacivert hatta geçiş yapıp Picadilly'ye gitmek olacaktır, fakat bu anlattığım aslında uzun yol çünkü Peddington'dan güney yönüne giden kahverengi hatta binip direk Picadilly Circus'a gitmeniz de mümkündü. Yani Metrolara binerken mutlaka gideceğiniz yöndeki haritayı iyice inceleyin ve yönlerine dikkat edin, metronun gittiği yönü son duraklarına bakarak anlayabilirsiniz.

Ulaşım ile ilgili  bir başka alternatif daha önce bahsettiğim gibi otobüsler, Onların haritalarını da  http://www.tfl.gov.uk/ bu sayfadan bulabilirsiniz. Ayrıca bu sayfada gideceğiniz yönleri seçince hangi numaralı otobüslere binmeniz gerektiğini dahi söylüyor. Otobüsler ile ilgili söylemem gereken en önemli şey night bus olayı yani gece otobüsleri bunlar "N" harfi ile başlıyor ve kara tren gibi bir şey yani hiç bir zaman vaktinde gelmiyor :) Londra'da mümkün olduğunca gece 12'den sonra sokaklarda kalmayın, hem güvenlik açsından hem de gideceğiniz yere ulaşmakta çok zorlanabilirsiniz.

Londra'daki son ulaşım için bir diğer alternatif ise taksiler. Londra kırmızı otobüsleri ve siyah taksileri ile ünlüdür. Siyah taksilerin bir başka ün yaptığı nokta ise çok pahalı olmaları, o yüzden ne kadar tutacağını öğrenmeden kesinlikle taksiye binmeyin bir anda cebinizden 50 pound'unuz uçabilir.

Son olarak metorları ve otobüsleri kullanabilmeniz için "oyster" adı verilen bir kart satın almanız gerekiyor, bu kartlara daha sonra para yüklüyorsunuz, ilk kart ücreti 10 pound idi yanlış hatırlamıyorsam. Bunun içine günlük sınırsız veya haftalık sınırsız yükletebiliyorsunuz. Ya da sadece otobüs için geçerli olan "bus-bus" dedikleri seçenekler de mevcut. İlk başta ulaşım ücretleri size son derece yüksek gelecektir ama zamanla "adamlar yapmış bu parayı da almayı hak ediyorlar" diyeceğinize eminim.

Londra Kalacak yer (Accommodation)

Kalacak yer (Accommodation)

Kalacak yeri eğer fazla pahalı bir yer istemiyorsanız hostellerde kalabilirsiniz, hostel aramak için bizim gezilerimizde en çok kullandığımız birinci adres (www.booking.com) diğer adres ise (www.hostelworld.com)'dur.Birinci adreste genellikle iki kişilik kalacak yerler mevcut bu nedenle biraz daha pahalı oluyor, ama ben 3-4 kişilik odalarda kalabilirim diyorsanız hostelword'ü tercih edin çok daha uygun fiyatlara kalacak yer bulmanız mümkün. Gideceğeniz tarih aralığına göre kalacak yer ücreti değişecektir ancak, 3-4 kişilik odalarda (yurt dışında bunlara "dorm" deniyor) kişi başı  gecelik15 pound'u gözden çıkarın derim. Bir de kalacak yeri ayarlarken mutlaka şehre ve metro istasyonlarına yakınlığına dikkat edin, yoksa uzun mesafeleri yürümek ve uzun süre otobüs beklemek zorunda kalabilirsiniz. Londra'da hostellerde kalan arkadaşlarım greenwich tarafındaki kaldıkları hostelden son derece memnun kalmışlardı, sanırım adı Bird's nest tarzı bir şeydi fiyatı hem uygun hem de temiz bir yer olduğunu söylemişlerdi, yalnız Londra'da bir çok hostelin altı pub yani geç saate kadar müzik olma ihtimali yüksek, gece erken yatmaya alışkın olanlara biraz problem olabilir. Sonuç olarak Londra'da kalacak yer problem olmaz ama günlük kişi başı 20 pound'u gözden çıkarın derim.